Meraklısı İçin Öyle Bir Hikaye

Geçtiğimiz hafta tiyatro dolu bir hafta oldu bizim için. Haftada iki oyun. Önce Meraklısı İçin Öyle Bir Hikaye ve ardından Merhaba Hoşçakal.

Aile dostlarımız :) Seda ve Tolga ile birlikte Üsküdar Kerem Yılmazer Sahnesi'nde Naşit Özcan'ın tek kişilik oyunu Meraklısı İçin Öyle Bir Hikaye'yi izledik.


"Savaş Dinçel, Türk edebiyatının en önemli kalemlerinden Sait Faik'in öykülerinden, anılarından, yazılarından yola çıkarak onun şahitliğinde dolu dolu bir İstanbul turu yaptırıyor izleyenlere. "Meraklısı İçin Öyle Bir Hikâye" izleyenleri, önce Burgazada, ardından Karaköy, Tünel, Beyoğlu, Hristaki Pasajı ve Taksim Parkı'na götürüyor."

İtiraf etmeliyim ki sadece bu açıklamaları okuyarak ve bilet alırken sürekli dolu olduğunu gördüğüm bir oyun olduğu için bu oyunu seçmiştik aslında. Oyunu izlediğimizde açıklamaların çok daha ötesinde ve güzel bir seçim yaptığımızı anladım.



Tek kişilik bir oyundu ama efektleriyle ve klarnetiyle oyunu canlı kılan Ömer Göktay'ı da unutmamak gerekiyor. Oyun esnasında fondan gelen hiç bir efekt yoktu, martı sesleri ve hatta dalga sesleri bile bir o kadar gerçek şekilde yapılmıştı. Bu sesleri çıkarmak için kullanlan elek, içi ıvır zıvır eşyalarla dolu olan kutuyu görünce "ne güzel" demeden edemedim.

Aslında ben bu oyunu bir çok yönden beğendim. Bir anda ışıkların kapanıp oyuncunun sahneden gittiği bir ilk perde kapanışı olmadı. Keyifle izlemeye devam ederken oyuncunun çay molası verelim demesiyle oyuna ara verdik. Sadece izleyici olmaktan öte bir oyundu bu; beklenmedik zamanlarda ses ve alkışlar ile oyuna dahil ediliyorduk. Sait Faik'in sahnede duran büstünün oyun sonundaki çekilişle bir izleyiciye hediye edilmesi de oyunun biterken bile farklı olmasını sağlıyordu.

Burgazadadan Çiçek Pasajı'na bir çok yeri gezmiş ve oradaki anıları görmüştük oyunda. Hepsi şiir tadındaydı.

Bir kez daha izlemekten keyif alırım diyebileceğim oyunlardan bir tanesi.

0 yorum: