Hayatımız Fenerbahçe

Hava soğuk olmasına rağmen güneş kandırmıştı yine. Aldatıcı güneşe kanıp biraz yürüyüş yapmak biraz da gezinmek için Fenerbahçe Parkı'na gittik. Her gidişimizde ayrı bir huzur buluyorduk burda.


 Bir dizesini bile hatırlayamadığımız Yahya Kemal'in şiirini bir kez daha okuduk.


Artık çekilen fotoğraflar da birbirinin aynısı olmaya başlamıştı. 3 yıl önce yine bir kış gününde Fenerbahçe'de verdiğimiz poz bu seferkinin aynısıydı. Aradaki tek fark 3 yılın bizde bıraktığı izlerdi sanırım. Kocam da ben de kilo almışız :) ama yine yan yana ve birlikte olmaktan mutluyuz.
  

Baktığımda keşke yaz olsaydı dediğim fotoğraflardan birisi. Yeteri kadar berrak olmayan bir hava ama yelkenler yine denizde. Biz yine bakıp fotoğrafını çekiyoruz, belki bir gün ordan dışarının fotoğrafını çekmek de nasip olur :)

Kış olmasına rağmen çimenler arasında nadir de olsa papatyalar var ve güzel papatyaların bir tanesi benim için diğerlerinden ayrılıyor.


Bir hafta sonu daha sona eriyor :( Herkese iyi haftalar.

Yıl başladı

Yılbaşı yılbaşı derken yıl başladı bile :)

Evimizde arkadaşlarımızla geçirdiğimiz bir yılbaşı gecesini geride bıraktık. Hep birlikte sohbet ettik, oyunlar oynadık, yedik - içtik, güldük, eğlendik beş aile bir arada güzel bir akşam geçirdik.

Yılbaşı şapkalarımızı hazırladık ve hediyelerimizi yılbaşı ağacının altına yerleştirdik.


Hindimiz de yılbaşına hazırdı. Kocaman hindiyi görünce parçalanmadan biraz fotoğraf çekilelim dedik ve hindiyi de fotoğraflarımıza ekledik :)


Karnımızı doyurduktan sonra yılbaşı klasiği olan tombala ile oyunlarımıza başladık. Tombala birincisini süpriz ödül bekliyordu. Ödülü kazanmak için kıyasıya yarıştık ama şans aramızdan birine daha erken güldü ve TOMBALA!

Sıra tombala birincisi Fatoş'un ödülünü vermedeydi. Ev sahibi olarak ben bu görevi üstlendim ve alkışlar eşliğinde ödülü verdik. Acaba kocaman poşetten ne çıkacaktı diye hepimiz merak içindeydik ve sevimli mi sevimli bir hediye çıktı, adını da Çinko koyduk.

  
Çinko ailesine kavuştuktan sonra Cranium ile oyunlara devam ettik. Cranium çılgınlığı sona erdiğinde saatlerimiz 00:00'a yaklaşıyordu ve maskelerimizi takıp şapkalarımızı giyerek yeni yılı karşıladık.

Bu garip ve komik hallere girmenin ne anlamı vardı bilmiyorum ama güzel bir anı olarak hatırlayacağımız fotoğraflarımızı renklendirmeye yetmişti :)


Sıra süpriz yılbaşı hediyelerine gelmişti. Kimin hediyesi kime gidecekti acaba? Çekilişimizi de küçük bir törenle yaptıktan sonra herkes hediyelerini aldı. Çekiliş törenini de belgelemek gerekliydi tabi :)

Artık bu beş çiftin evinde de birbirlerini ve akşamı hatırlayacakları küçük hediyeler vardı.


2011'in ilk tabusunu da oynadık. Tabu yarışı son hızla devam ederken Seda'nın odadan çıkmasını fırsat bilerek süpriz doğum günü pastamızı da getirdik.

İyi ki doğdun Seda! Hep birlikte nice yaşlara...


2011'de böylece geldi işte. Hep birlikte çok güzel bir akşam geçirdik. Muhabbetimiz hiç bozulmasın; yüzlerimiz hep böyle gülsün.